Daha önce Adam Fawer’in yazmış olduğu Olasılıksız kitabından sizlere bahsetmiştim. Bugün ki yazımda ise yazarın ikinci kitabı Empati‘den bahsetmek istiyorum. Şunu açıkça belirtmeliyim ki Adam Fawer, John Verdon’la beraber en sevdiğim yazarlardır. Kitaplarındaki kurgu ve olağanüstü anlatım yeteneği ile her zaman beni etkilemeyi başarmıştır. Son kitabı olan Empati, 2008 yılında yayınlanmıştır. Bende 2008 yılından bu […]Okumaya devam et
Tags : kitap tavsiyeleri
Marc Levy’nin okuduğum ilk kitabı Yelit hanımın tavsiyesi üzerine ‘İlk Gün’ adlı romanıydı. O kadar etkilenmiştim ki hemen devam niteliğindeki ‘İlk Gece’ adlı romana başladım. İlk Gece Arka Kapak Yazısı; Bellekler tablasını parçalara ayırdım, parçaları grupların etkili ve bilge kişilerine emanet ettim…” On beş yıl sonra karşılaştılar… İki eski sevgili Keira ve Adrian. İkisi de ayrı […]Okumaya devam et
İş arkadaşlarımdan Yelit Ozar hanfendi ile kitap zevkimiz, Marc Levy’nin yazmış olduğu İlk Gün adlı romana kadar hiç uyuşmamıştı. Sonunda şeytanın bacağını kırdı ve benim de hoşlanacağım bir kitap önerdi. Teşekkürler sevgili Yelit.. İlk Gün Arka Kapak Yazısı; “Sonsuz küçük ya da sonsuz büyük olan nedir ve her şeyin başladığı sıfır ânı nedir?” “Ben paleoantropoloğum, müzede çalışmıyorum, […]Okumaya devam et
Kitabın isminin satranç olmasına bakıp aldanmayın, satranç ile ilgisinden ziyade insan ruhu ile alakalı bir kitap. Stefan Zweig‘in kaleme aldığı Satranç adlı kitap kısacık olmasına karşın kitabı bitirdiğinizde sert bir darbe almışcasına etkisinde kalıyorsunuz. Satranç kitabı, kişilik bozukluğu olan bir çocuğun sadece görerek satrancı öğrenmesini, bunun dışında hiçbir şey için zekasını kullanmamasını ve zamanla satranç oyununda […]Okumaya devam et
Bu yazımda, ne tarz kitaplar sevdiğimi iyi bilen değerli ablam Gülhan Koyuncu ‘nun tavsiyesi ve kitabı getirmesi ile okumaya başladığım, Stephenie Meyer‘in yazmış olduğu Göçebe adlı romandan bahsetmek istiyorum. Göçebe, Alacakaranlık (Twilight) yazarı Stephenie Meyer’in fantastik – bilim kurgu tarzında yazdığı ütopik bir roman. Dünyanın ele geçirilmesinin hiç bu kadar çarpıcı ve farklı bir bakış açısıyla ele alındığını görmemiştim. […]Okumaya devam et
Okuduğum kitap türleri genelde polisiye, bilim kurgu ve fantastik tarzında kitaplardı. Bu kitapların hiç birisi edebi değilmiş sonradan öğrendim. Edebi kitaplar nasıl bir şey oluyor ki düşünceleriyle birlikte google arama motorunu kullanarak “en güzel kitaplar” kelime dizisini aradım. Baktığım çoğu listede ilk 10 sıraya girmiş olan George Orwell‘ın yazmış olduğu 1984 (Bin Dokuz Yüz Seksen Dört) adlı kitap […]Okumaya devam et
Paulo Coelho’nun yazdığı Akra’da Bulunan Elyazması beni büyük hayal kırıklığına uğrattı. Hayatımda hiç bir kitabı bu kadar sıkılarak okuduğumu hatırlamıyorum. Böyle bir kitabı yarım bırakırdım ama sayfa sayısı çok az olduğu için bitirmek istedim. Kendime itiraf edemedim belki ama galiba içimde bir umut vardı, olur ya belki bir yerden sonra kitap keyif vermeye başlar. Ne yazık ki […]Okumaya devam et
Yazarın adını daha önce hiç duymamıştım ancak kitabın kapağı ve adı çok ilgimi çekmişti. Olayların birbiriyle bağlantısı çok iyi kurgulanmış ve başta yavaş akan olaylar sonra çorap söküğü gibi gelişiyor. Polisiye sevenler için güzel bir kitap. Kitabı uzun zaman önce alıp okumuştum. Kızılgerdan, insanı içine çeken, tarihte geriye gidişlerle kurgusunu güçlendiren bir kitap. Cennetten gönderilmeyen melekler […]Okumaya devam et
İlgimi çeken bir kitap bulamadığım zamanlarda eşe dosta sorarım; farklı bir konusu olan, okumalık, akıp giden bir kitap önerebilir misiniz? İşte Sinestezya kitabının hikayeside böyle bir zamanda başladı. Kitabı bana öneren arkadaşım Tuğçe‘ye teşekkür ederim. Kimine göre hastalık olan bir durum kimine göre katıksız bir mucize olabilir mi? Sinestezi, algılamada duyuların birleşmesi anlamına gelir. Sinestezikler […]Okumaya devam et
Empati ve Olasılıksız adında sadece iki kitabı olmasına karşın ülkemizde ve dünyada en ünlü yazarlardan biri Adam Fawer‘dır. Bence bu kadar meşhur olmasının nedeni etkileyici ve eşsiz kurgusu yanında akılda kalıcı anlatım tekniğidir. Adam Fawer’dan bir kitap okumak kesinlikle büyük zevk. Bir sabah, yıllardır görmediğiniz bir arkadaşınızı düşünerek uyandınız. Bir saat sonra, onunla sokakta karşılaştınız. […]Okumaya devam et
İlk iki kitabı Aklından Bir Sayı Tut ve Gözlerini Sımsıkı Kapat romanlarında olduğu gibi üçüncü kitabı olan Şeytanı Uyandırma, dedektif Gurney’in dahiyane zekası ile olayları nasıl çözdüğünü konu alıyor. John Verdon‘un sürükleyici anlatımı ve zekasına hayranım. Ayrıca tek bir karakter üzerinden gitmesi bir filmin devamını izlemek veya eski bir tanıdığa rastlamak gibi güzel oluyor. Asla o […]Okumaya devam et
Hiç beklenmedik bir anda öldünüz ve hayata tekrar gözlerinizi açtığınızda geçmiş zamandasınız. Ken Grimwood‘un yazdığı sıradışı roman Sil Baştan, aslında size bir soru soruyor: Geçmişteki hatalarınızı bilerek hayatınızı tekrar, tekrar ve tekrar yaşamak zorunda kalsaydınız ne yapardınız? Hoşnut olmadığı bir evlilik ve geleceği olmayan bir iş hayatında sıkışıp kalan 43 yaşındaki Jeff Winston hiç beklenmedik bir […]Okumaya devam et
Açlık oyunları serisine başladıktan sonra finalini öğrenmekten kendinizi alamıyorsunuz. Bu merakta bizi final kitabı olan Alaycı Kuş‘u okumaya sürüklüyor. Bizler Alaycı Kuş adını ilk kitaptan bu yana biliyoruz aslında. İlk kitapta başlayan tek kişilik isyanın simgesi Alaycı Kuş olmuştu. Bütün engellere rağmen, Katniss Everdeen Açlık Oyunları’ndan iki kez sağ çıkmıştır. Ama şimdi kanlı arenadan sağ çıkmayı […]Okumaya devam et
İlk kitap olan Açlık Oyunları‘nın büyüsüne kapıldıktan sonra serinin ikinci kitabı Ateşi Yakalamak‘ı okumasam olmazdı. İlk kitaba göre daha az heyecan ve olay olduğu aşikar. İkinci kitabımızı bizi olayların sonu olan üçüncü kitaba götüren bir köprü olarak görebiliriz. Capıtol mutsuz, huzursuzluk artıyor, ateşle dans eden kız bir kıvılcım yaktı, yerin altından yükselen isyan şimdi patlama […]Okumaya devam et