Düşünce sistemimizde bir virüs var, bu virüsün görevi düşündüklerimiz doğru dahi olsa başkaları açısından yanlış olabileceğini düşündürerek harekete geçmemizi engellemek. İşte bu virüsün adı ; el âlem ne der ?
Her birimiz eşsiz düşüncelere sahip birbirimizden farklı insanlarız. Farklı düşüncelere ve farklı dinamiklere sahip düşüncelerimizi başkasının görüşlerine göre dizayn etmek bizi biz olmaktan çıkarıyor. Bu bağlamda sevdiğim yazar Erdal Demirkıran‘ın bir sözü aklıma gelmekte. Sayın Demirkıran’dan alıntı;
Yaratıcı, bütün insanları sıradışı yaratmıştı ama onlar eşsiz olduklarını unutup ‘El âlem ne der ?’ diye bir virüs icat ederek kendilerini sıradanlaştırdılar…
Kendi düşüncelerimizin arkasında duramayıp başkasının söylediklerine kulak asmak aslında bizleri mükemmel birer köle yapar. Bunu kölelik olarak tanımlıyorum. Çünkü başkalarının ne diyeceğini dikkate alarak hareket edenlerin davranışlarının hem kendilerine, hem etrafındakilere negatif yansımaları olacağı, bu yansımaların hem kendi hemde etrafındakilerin yaşantılarını adeta cehenneme çevireceği kaçınılmazdır. Bu bir çeşit esarettir.
Neyin esareti? Başkalarının mantığına esaret, onların ağızından çıkacak kelimelere esaret, fikirlerine, duygularına, düşüncelerine hizmetkârlık.
Gelin biz kendi düşüncelerimizi, kendi duygularımızı yaşayalım. Sadece kendimizin hizmetkârı olalım. Hayatı dolu doluya yaşayalım. Kendimizi ve sediklerimizi ‘El âlem ne der ?’ virüsüyle boğmayalım, köleleştirmeyelim.
Sözlerime son verirken bu konuyla alakalı olarak bize yol gösterebilecek bir kıssayı sizlerle paylaşmak isterim.
Uğraşma boşuna,
Seni ancak gördükleri ve duydukları kadar anlayacaklar.
Kimse bir Sen daha olmayacak bu dünyada.
Kimse tam anlamıyla Sende seni bulmayacak.
Gücün yetmeyecek herhangi bir dilde kendini anlatmaya,
Gördükleri ancak kendi anladıkları kadar olacak.
Mevlâna
1 Yorum
mahalle baskısından başka birşey değil bu söylem
21. yüzyıldayız, artık böyle şeylerin azalarak bitmesi lazım