Daha önce Adam Fawer’in yazmış olduğu Olasılıksız kitabından sizlere bahsetmiştim. Bugün ki yazımda ise yazarın ikinci kitabı Empati‘den bahsetmek istiyorum.
Şunu açıkça belirtmeliyim ki Adam Fawer, John Verdon’la beraber en sevdiğim yazarlardır. Kitaplarındaki kurgu ve olağanüstü anlatım yeteneği ile her zaman beni etkilemeyi başarmıştır. Son kitabı olan Empati, 2008 yılında yayınlanmıştır. Bende 2008 yılından bu yana yazarın yeni kitabının çıkacağı günü beklemekteyim.
Kitabın kapağını henüz yeni açmıştım ki Samantha Zinser‘in çarpıcı sözleri ile karşılaştım. Oldukça etkileyici ve düşündürücü cümleler tamı tamına şu şekildeydi;
Yaşamınızın kontrolü sizde değil!
Öyle olduğunu düşünebilirsiniz, ama yanılıyorsunuz. Elbette ki kendi kararlarınızı kendiniz vermekte özgürsünüz. Bu kitabı kapatabilirsiniz. O sandalyede oturmaya devam edebilirsiniz. Ya da gözlerinizi oymak gibi çılgınca bir şey yapabilirsiniz.
Ne isterseniz yapabilirsiniz. Ama sorun şurada: Ne isteyeceğinizi kontrol edemezsiniz. Her davranışınızı önceden belirleyen arzularınız ruhunuzun o kadar derinlerine işlemiştir ki, onlara dikkat bile etmezsiniz. Ve bu da sizi mükemmel bir köle yapar. Bu nedenle, hayatınızı yaşamaya devam edin. Ne isterseniz yapın. Sadece ‘isteklerinizin’ tümüyle sizin kontrolünüzde olmadığı gerçeği üzerine kafanızı çok fazla yormamaya çalışın.
Böylesine etkileyici bir giriş yapan kitap, kuşkusuz ki muhtşem olmalıydı. Heyecanla okumaya devam ettim. Kitaba o kadar alel acele başlamışım ki yukarıdaki cümlelerin kitabın arka kapak yazısında da yazdığını çok geç farkettim. 🙂
Kitabı Yarıda Bırakmayın..
Herkes gibi ben de olasılıksız kitabını okuduktan sonra empati kitabını merak ve hevesle aldım. Kitabın baştaki sıkıcı atmosferi kitabı yarım bırakmama neden oldu. Daha sonra bir kaç arkadaşımında aynı şekilde kitabı yarım bıraktığını duydum. Olasılıksız´ın etkilerini üstümden atamadan birazda Olasılıksız´ın hatrına kendime ne olursa olsun bu kitabı okuyup bitireceğim dedim ve kitabı okumaya tekrar başladım. Baştaki sıkıcılık yine beni bırakmaya itse de bir süre sonra ben kitabı bırakamaz oldum. Arkadaşlar kitabı yarım bırakmayıp okumanızı tavsiye ederim. Nasıl ki yamaç paraşütünde uçmanız için baştan biraz zorlanarak koşmanız gerekiyorsa bu kitapta da baştan biraz sıkılmanız gerekecek ama sabrederseniz uçarsınız. 🙂
Empati: Romanın Kurgusu
Peşin peşin söylemem lazım, Empati hem kurgusu hem de içeriği açısından zor bir roman. 2007´de başlıyor. Size bir sürü şey anlatıyor. Sonra 16 yıl öncesine, herşeyin başladığı günlere dönüp, kafanızdaki tüm belirsizlikleri tek tek aydınlatmaya başlıyor ve yine günümüze dönüp olayı tamamlıyor. Tüm bu kurgu karmaşasının içinde de, bir bölümde beyinin çalışma sistemi üzerine küçük fizik dersler alırken, diğerinde bunlara Locke ve Decartes´i karşılaştıran felsefe ekleniyor. Ve yine ilk kitapta olduğu gibi, farklı açılardan Tanrı sorgulanıyor.
Kitabın konusuna gelirsek, hikaye dünyadaki yüz binde birlik kesimden yani Empat´lardan yola çıkıyor. Bu insanların beyin elektrikleri farklı çalıştığı için karşılarındaki insanların beyin frekanslarına girip, “bükmek” tabir ettikleri sistemle, duyguları kontrol edebiliyor, isterlerse çok mutlu veya çok öfkeli olmalarını sağlayabiliyor. Yine özünde iyileri ve kötüleri anlatan 636 sayfanın, aralarda ağırlaşsa da nasıl bittiğini anlamıyorsunuz.
Kitap Hakkındaki Son Sözüm
Fawer´in ilk kitabı “Olasılıksız”la ilgili yazımda da söylemeye çalıştığım gibi, içerik itibariyle çok keyifli ama bir o kadar da derin olan iki kitapta, kesinlikle gece yatarken veya plajda güneşlenirken okunamaz, okunmamalı. Bence farklı tarzı ve konu şekimleriyle ikiside muhteşem.