OECD ülkeleri arasında bir anket yaptılar, 72 ülkeye sordular. Soru şu; “Etrafınızdaki insanlara güveniyor musunuz?“. Türk insanının %92’si güvenmiyorum dedi. 72 ülke arasında sonuncu olduk. Bizim sorunumuz bu biliyor musunuz. Bu ülkeyi ayakta tutan şey ne? Liyakata ve eğitime destek verelim her şeyi başarabiliriz. Tek kurtuluşumuz bu! O taraftan mısın? Bu taraftan mısın? diye ayrımcılık yapmaya devam edersek vay halimize.
Yabancı mısın sen?
Ben, küçüklüğümden beri nefesle dalış yapıyorum. Bu, Yasemin Dalkılıç ya da Şahika Ercümen’in yaptığı spor. Neyse eğitim bitti gidiyoruz, dedim neresi güzel balık yapıyor. Dediler ki Gülcihan diye bir yer var acayip balık yapıyor ama yolu bozuk. Biz de Orhan’la beraber yola çıktık. Yol biraz bozulmaya başladı. Yolda yaşlı bir amca gördüm, yavaşladım, camı açtım, durdum. Amca dedim, Gülcihan’a nasıl gideriz? Amca uyandı böyle kendine geldi. “Yabancı mısın sen?“ dedi. Bunu duyduğunuz an bittiğiniz andır abi. Dünyanın en iyi muhabbet çıkaran milletinden bahsediyoruz burada. Yabancıyız amca, ama “nasıl gideriz?” dedim. Nerelisin oğul? dedi. 🙂 Ben direkt dedim ki; amca dedim şehre göre mi adres veriyorsun? Maymunluk yapma dedi. 😀 Kapak yanında hazır.
Dünyada muhabbeti bu kadar sürdürebilen başka bir millet yok. Mesela başka ülkelerde, – how are you? – I’m fine, thank you. muhabbet bitti. Hele bir laf var ki sadece Türkçede var. Daha daha nasılsın? Buraya gelen yabancı bir turiste deyin ki “how are you more more” 😀 böyle bir şey yok, sadece biz de var. Dünyada kavga ederken iletişim kurabilen, muhabbet açabilen tek milletten bahsediyoruz. Mesela bir Amerikan filminde barda kavga çıksa herkes birbirini döver. Ama diyelim ki bizimkiler kavga edecek, iki adam çıktı dışarı. Bak kavga şöyle başlar; kimsin oğlum sen? Yaa döveceksin ne tanışıyorsun 😀
Amcaya dedim, İzmir’den geldim. “İçinden mi?” dedi. 😀 Görseniz, Orhan gülmekten yerlere yatıyor. Sonra Amca ayağa kalktı aramızda biraz mesafe de var. Orhan dedi ki abi bas gaza gidelim. Niye dedim? Esir almaya geliyor bizi dedi. Amca geldi, arabayı tuttu abi. Artık kaçmaya çalışsan da kaçamazsın. Resmen alçıya aldı amca bizi. “Oğlum siz nerde kalıyorsunuz?” dedi. Ben dedim ki amca, Allah aşkına bırak gidelim. Bir kızdı bana! Sonra tekrar sordu “nerede kalıyorsunuz?”. İşte dedim bilmem ne otel. Oğlum baktım yabancısınız, kalacak yeriniz var mı diye soruyorum yanlış anlamayın dedi. Burası bizim evimiz oğlum dedi, Allah aşkına misafirimiz olun dedi. Biz çok duygulandık. Ben kontağı kapattım, çıktım arabadan. Amca dedim, sen nerelisin? neler yapıyorsun?… evet, hayır diye cevap verirken birden Allah aşkına gidin oğlum dedi. 😀 Bu kez biz esir aldık amcayı.
Peki Bu Ülkeyi Ayakta Tutan Şey Ne?
Deniz kıyısına vardık ama iki tane koy var. Yol kötü, yanlış koya inersek bütün günümüz boşa gidecek. Bir baktık 15-16 yaşlarında bir genç. Gittik yanına, birader dedik bu koy mu balık yapıyor? Yoksa şu koy mu? Dedi ki; “yabancı mısın sen?“. 😀 Al işte tören başlıyor. Ben direkt dedim ki; yabancıyız ama kalacak yerimiz var. 🙂 Abi 15-16 yaşlarında delikanlı ne dedi biliyor musunuz. Abi inanıyorum kalacak yeriniz olduğuna ama dedi. İçli köfte yediniz mi? Künefe yediniz mi? Yok, yemedik dedik. Abi dedi burada bizim malikane var. Dağın başında malikane nasıl olur? Başımızı çevirip baktık hemen; pencereler kırık, çatı berbat. Fakat onun gönlünde malikane. Abi dedi dalıp çıkmanız 3 saat, anam bacım evde hepsini pişirecekler. Eğer ki dönüşte dedi yemeğinizi yiyecekseniz, ben size balığın yerini söylerim. Fakat uğramayacaksanız evimize, ben size balığın yerini söylemem dedi.
Dostlar, bir kişi bile bize şunları sormadı: Abi sen Türk müsün? Kürt müsün? Alevi misin? Sünni misin? Dediler ki; yabancı mısın? Kalacak yerin var mı? Liyakat dediğim bu, hoşgörü dediğim bu. Bu ülkeyi işte bu ayakta tuttu. Bundan sonra da bu ayakta tutacak. Birileri size böyle etnik kökenden, inançtan girdiği zaman de ki; dur arkadaş. O işlerle bizim ilgimiz yok. Ülkece çatır çatır ileriye yürüyelim.