Siyahi bir kadın olan Rosa, 32 yaşındaydı ve bir şirkette terzilik yapıyordu. İşi gereği çok yoğun çalışıyordu. Bir gün Rosa, işten yine bitkin olarak çıktıktan sonra otobüse bindi ve oturdu. O yıllarda, siyahilerin oturarak yolculuk yapması yasaktı. Yalnızca beyazlar oturabilirlerdi.
Beyaz insanlar, öfke dolu gözlerle Rosa’ya bakıyorlardı. Bu öfkeleri dillerine yansıdı ve hemen ayağa kalkmasını istediler. Bunun üzerine şoför polis çağırdı. Polis, Rosa’yı önce dövdü sonra da tutukladı. Daha sonra kefaletle serbest kalan Rosa’nın bu yaşadıkları çok da önemsenmedi. Ancak bir gün Alabama Üniversite’sindeki bir profesör bu olaydan haberdar oldu ve olayın üstüne gitmeye karar verdi. Tüm siyahileri otobüsleri boykot etmeye davet etti. Tam olarak 381 gün boyunca tek bir siyahi dâhi otobüslere binmedi. Kilometrelerce yol yürüdüler ama kararlı duruşlarından taviz vermeyerek hiçbiri otobüse binmedi. Daha sonra beyaz insanlarda bu boykota destek vermeye başladılar. Siyahileri kendi arabalarıyla işe götürdüler. Yeterli sayıda yolcu taşıyamayan otobüs firmaları battı! Başlangıçta kimsenin umursamadığı bu olay, otobüs firmalarının iflasıyla beraber ciddiye alınmaya başlandı ve ABD mahkemelerine kadar taşındı.
ABD Anayasa Mahkemesi, 1956 yılında otobüslerde renk ayrımını kaldırarak yeni bir dönem başlattı. Artık siyahiler de insani bir şekilde koltuklara oturarak yolculuk yapabileceklerdi.
Her şey bir kadının dik duruşuyla başladı!