İngilizce Öğrenme Üzerine Müthiş Hikaye

O zamanlar Balıkesir’de bir köyde Subayım, çocukların İngilizce derslerine giriyoruz. Çocuklar Anadolu’dan gelmişler, sonuçta hiç İngilizce eğitim görmemişler. Devlet, müfredatı bir dayıyor; çocukların İngilizce öğrenme ihtimali yok. Hele bir Satılmış var, “I love you” bile diyemiyor. İnanılır gibi değil fakat pırıl pırıl da bir çocuk. Devamlı dersten kalıyor. Baktım ki İngilizce öğrenme ihtimalleri yok dedim ki bir tiyatro oyunu yazayım. Şimdi sen bir komutansın öğrenciler zaten korkuyorlar, eğitimin ayrıca bir korkusu var. Tiyatro oynarlarsa belki İngilizce öğrenirler dedim.

Çocukları topladım, dedim ki tiyatro oynamak ister misiniz? Komutanım tabii ki istemeyiz dediler. 🙂 Yatılı okulda büyüdüğüm için bu tip bir cevaba hazırlıklıydım. Çocuklar sizin adınıza çok üzüldüm ama tamam dedim. Niye komutanım dediler. Her şeyden önce ilk temsili oyunumuz Balıkesir Kız Lisesi’nde olacaktı ayarlamıştım dedim. Komutanım vatan için oynarız dediler. 🙂 Bizim Satılmış en başta. Satılmışa dedim oğlum sen nasıl oynayacaksın mesela? Dedi ki komutanım bana bir rol yaz ben de göreyim kız lisesini Allah aşkına dedi. 🙂 Satılmışa oyunda özel rol yazdım. Oyun boyunca ayağa kalkıyor “My name is Satılmış” diyor yerine oturuyor. Başka bir repliği yok fakat kızlar en çok ona güldüler. O gün, o çocuklar öyle bir tiyatro oynadılar ki herkes ayakta alkışladı. Ben bir girdim kulise herkes hüngür hüngür ağlıyor. Sarıldık birbirimize beraber ağladık. Ertesi gün girdim derse, çavuş sırıtıp duruyor. Dedim Murat niye sırıtıyorsun? Komutanım dedi; tutamıyorum kendimi çok tarihi bir an Satılmış İngilizce konuşacak. Ondan sonra Satılmış ayağa kalktı gözleri dolu dolu “Gomutanım i love you” 🙂 Meğerse tiyatroda kız arkadaş bulmuş 😀

Satılmış okuldan atılacak karar alınmış

Satılmışı çağırttım, dedim niye çağırdım biliyor musun? Biliyorum komutanım dedi. Seni seviyorum diye sana söylettiriyorlar. Baban ne iş yapıyor dedim, çiftçi dedi. Peki sen ne yapacaksın? Onun yanında çiftçilik yapacağım dedi. Dedim ki ben sana birazdan sözlü sorularını vereceğim. Dedi ki komutanım neden bunu yapıyorsun? Sen dedim pırıl pırıl bir çocuksun müfredat yüzünden atılmanı istemiyorum dedim. Bana bir söz vereceksin, bu devletin bir kuruşunu yemeyeceksin mesleğini iyi yapacaksın. Komutanım söz veriyorum dedi. Peki ben sana sözlüde şu soruları soracağım; “what is your name?” bunu bunu bunu soracağım. Bir de anlaşılmasın diye zor soru sormam lazım dedim. Ben sana “Where does your father work? baban nerede çalışıyor” diyeceğim. Sen de bana “My father works in a factory” diyeceksin. Der misin bunu? Komutanım bana 15 gün ver, ben bunu derim dedi 😀 Azimli! 🙂

Ahmet Şerif İzgören

Ahmet Şerif İzgören

Sözlü günü geldi çocuklar sıra sıra giriyor içeri. Bir Albay, bir Yarbay bir de ben varım. Sıra sıra soru soruyoruz, çocukları buna göre geçiriyoruz ya da bırakıyoruz. Satılmış içeri girdi ama gelirken Anadolu Bukalemunu gibi renk değiştiriyor. Ben döndüm dedim komutanım bu çocuğa soru sormayın. Dedi niye? Bunda panik atak var, çok heyecanlanıyor bırakın ben sorayım. Şerif olur mu? Komutanım bana güveniyor musunuz? Tabii ki dedi. Ben sormaya başladım. Ben soruyorum Satılmış doğru cevap veriyor, soruyorum doğru cevap veriyor. Fakat adam bir sorunun cevabını benden önce verdi. 🙂 Komutanlarda şaşırdı. Artık son soru “Where does your father work? baban nerede çalışıyor” diyorum. Doğru cevabı verecek ve dönüp arkasını gidecek. 15 gün çalışmış “My father fox in a factory. Babam fabrikada tilki” dedi ya 🙂 Dedim satılmış çık. Komutanlarım diyor biz bu çocuğu geçirmeyiz. Komutanım yapmayın etmeyin ikna ettim. Çıktım dışarı, Satılmış diyor komutanım nasıldı? Dedim süper. Hâlâ iyiyim zannediyor. O Satılmış sonra gitti tiyatro oynadı pırıl pırıl bir evlat oldu.

Ahmet Şerif İzgören

2 Yorumlar

  • Emeğinize sağlık…
    Çok güzel bir makale olmuş…

    • Teşekkürler, beğenmenize sevindim.

Söz Sizde...

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir